Aliya İzzetbegovic
“Srebreniçki İnferno” yani Srebrenitsa Cehennemi.
Aliya İzzetbegoviç’in danışmanlarından Cemalettin Latiç’in son şiir
kitabının ismi. Eski Bosna milli marşının da şairi olan Latiç,
Boşnakların Srebrenitsa’da yaşadıklarını ifade edebilmek için kitabına
bu ismi seçmiş. Bu sene Srebrenitsa katliamının 11. yılı. Boşnakların
aslında hiç dinmeyen acıları dünya hafızasında yeniden tazeleniyor. 6
Temmuz 1995 tarihinde başlayan ve yaklaşık 10 gün süren katliam boyunca
10 bine yakın masum insan hunhar bir biçimde katledildi.
Srebrenitsa katliamı tarihin ibret dolu sayfaları
karıştırıldığında aslında geçmişe dönüşü temsil ediyor. 1844’te İlija
Graşanin ile başlayan II. Dünya Savaşı sırasında Draja Mihayloviç’le
süren ve kimi zaman “Türkleşenlerden arındırma politikası!” kimi zaman
da “Nerede bir Sırp varsa orası Sırplarındır!” sloganlarıyla devam
ettirilen etnik arındırma süreçleri, yine bir Sırp olan Milovan Cilas’ın
“Adaletsiz Ülke” adlı kitabında 1924 yılında Şahoviçi’de yaşananları
“Orada kanlı ve ürkütücü bir dram oynandı” şeklinde tarif ettiği
Srebrenitsa’lardı. Fakat insanlar gibi toplumların da hafızaları
zayıfladığında ya da etnik temizlik güçlü bir irade tarafından amaç
olarak ortaya konduğunda yapılacak pek fazla bir şey kalmıyor. Maalesef
Srebrenitsa’daki gibi etnik olarak temizlenen bölgeler, yıkılan camiler,
100’ü aşkın toplama kampı, 500’e yakın toplu mezar ve katliamlar
savaşın sonucu değil, sebebiydi.
Srebrenitsa savaş öncesinde %75’i aşan Boşnak
nüfusuyla etnik olarak Boşnak’tı ve Sırplar burada sadece %23’lük bir
nüfusa sahipti. Srebrenitsa BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen
altı Boşnak kentinden biriydi. Güvenli dendiğinden, çevre bölgelerden de
buraya toplanan 45 binin üzerinde insan bulunmaktaydı. Fransız General
Jacques Morillon “BM sizi koruyacaktır, sizi asla terk etmeyecektir!”
güvencesini veriyordu. Fakat bölge koruması 400 kişilik bir Hollandalı
“Barış Gücü”ne bırakılmıştı. Şehir 6 Temmuz günü Ratko Mladiç ve Sırp
Çentiklerce kuşatıldığında bölgeyi korumakla görevli Hollandalılar tek
bir kurşun bile atmadılar. Hatta Sırplarla birlikte Boşnaklara tacize
katılanlar oldu.
Aslında katliamdan yaklaşık bir ay önce, ABD istihbaratının katliam planından haberi vardı. Sırp General Ratko Mladiç’le Yugoslav Genelkurmayı’nın büyük bir katliamdan söz ettikleri tespit edilmişti. Fakat bu istihbarat, savaşın neredeyse bitme noktasına geldiği bir dönemde önemsenmemişti.
Aslında katliamdan yaklaşık bir ay önce, ABD istihbaratının katliam planından haberi vardı. Sırp General Ratko Mladiç’le Yugoslav Genelkurmayı’nın büyük bir katliamdan söz ettikleri tespit edilmişti. Fakat bu istihbarat, savaşın neredeyse bitme noktasına geldiği bir dönemde önemsenmemişti.
2002 yılında katliamla ilgili olarak yayımlanan bir
rapor Hollanda’da hükümeti düşürse de, başta BM, NATO, ABD ve AB olmak
üzere uluslararası toplumun 6-16 Temmuz tarihleri arasındaki 10 günde
neler yaptıklarını merak etmemek imkansız. 12-77 yaş arası 10 bin erkek
katledilirken daha önemli olan şey neydi? Uluslararası toplum ne
yapacağını tartışırken Sırp General Ratko Mladiç 11 Temmuz tarihinde
Sırp televizyonuna çıkarak Türklerden intikam almanın vaktinin geldiğini
ve Srebrenitsa kentini Sırplara hediye ettiğini açıkladı. Belli ki
suskunluk ve tepkisizliğin ne anlama geldiği Sırp mevzilerince çok iyi
anlaşılmıştı. Srebrenitsa, uluslararası topluma rağmen yapılan bir
cinayet ya da katliam değildi. Uluslararası toplumun hareketleri,
cellatları teşvik etti ve destekledi.
Katliamın tanıklarından biri şöyle anlatıyor:
“Sırplar bildikleri veya hakkında bir şey duymuş oldukları Müslümanları
topladıktan sonra sorgulamaya tabi tuttular ve ardından da çukur
kazdırdılar... İlk gün, Çetnikler yaklaşık 500 kişiyi katlettiler.
Sırplar onları çukurların önünde sıraya dizdikten sonra vuruyorlardı.
Yaklaşık yüz kişi, sorgulandıktan ve toplu mezar kazdırıldıktan sonra
vurulan insanları kazdıkları mezara doldurmak zorunda bırakıldılar. Aynı
günün akşamında kendileri için çukur kazmaları emredildi ve çukurun
önünde sıra halinde dizilmeleri istendikten sonra vuruldular. Seher
vaktinde, buldozer geldi, çukur kazdı ve 400 civarında erkeği diri diri
gömdüler. Onlar Çetnikler tarafından çevrilmişlerdi ve kim kaçma
teşebbüsünde bulunursa vuruluyordu.”
Bu katliam BM temas grubunun 1994 haritasını ve
Doğu Bosna’daki dengeleri değiştiren bir durumdu. Sırplar, Srebrenitsa
ve Zepa’yı katliamlarla ele geçirerek Doğu Bosna’nın Republica Sırpska
içerisinde kalmasını sağladılar ve Dayton Antlaşması da bu durumu
onayladı. Mladiç’in dediği gibi, nüfusunun dörtte üçü Müslüman olan
Srebrenitsa gerçekten Sırplara hediye edildi.
Şimdi Srebrenitsa Cenennemi’nin üzerinden geçen 11
yılın ardından Balkanlarda yeni Srebrenitsa’ların yaşanmamasını diliyor
tüm dünya. Lakin bu konuda son olarak yapılanlar, kanlı katiller
Karadziç ve Mladiç’le yapılan pazarlıklardan ibaret. International
Herald Tribune’nin haberine göre Sırp hükümeti Mladiç’in destekçileriyle
irtibat kurmaya çalışıyor. The Sundey Times’in haberi ise Mladiç’in
teslim olmak için beş milyon dolar istediğini belirtiyor. Görüldüğü
üzere tiyatro devam ediyor.
11. yılında Srebrenitsa şehitlerini rahmetle anıyor, arkada kalan yakınlarına sabırlar diliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder