29 Mayıs 2012 Salı

“Srebreniçki İnferno”: Srebrenitsa Cehennemi

“Düşmanlarımız sadece tek bir ırk tanıyorlar; kendi ırkları, tek bir din tanıyorlar; kendi dinleri, tek bir siyasi parti tanıyorlar; kendi partileri. Kendilerinden olmayan ne varsa onlar açısından yok edilmeye mahkumdur.”
Aliya İzzetbegovic

“Srebreniçki İnferno” yani Srebrenitsa Cehennemi. Aliya İzzetbegoviç’in danışmanlarından Cemalettin Latiç’in son şiir kitabının ismi. Eski Bosna milli marşının da şairi olan Latiç, Boşnakların Srebrenitsa’da yaşadıklarını ifade edebilmek için kitabına bu ismi seçmiş. Bu sene Srebrenitsa katliamının 11. yılı. Boşnakların aslında hiç dinmeyen acıları dünya hafızasında yeniden tazeleniyor. 6 Temmuz 1995 tarihinde başlayan ve yaklaşık 10 gün süren katliam boyunca 10 bine yakın masum insan hunhar bir biçimde katledildi.
 
Srebrenitsa katliamı tarihin ibret dolu sayfaları karıştırıldığında aslında geçmişe dönüşü temsil ediyor. 1844’te İlija Graşanin ile başlayan II. Dünya Savaşı sırasında Draja Mihayloviç’le süren ve kimi zaman “Türkleşenlerden arındırma politikası!” kimi zaman da “Nerede bir Sırp varsa orası Sırplarındır!” sloganlarıyla devam ettirilen etnik arındırma süreçleri, yine bir Sırp olan Milovan Cilas’ın “Adaletsiz Ülke” adlı kitabında 1924 yılında Şahoviçi’de yaşananları “Orada kanlı ve ürkütücü bir dram oynandı” şeklinde tarif ettiği Srebrenitsa’lardı. Fakat insanlar gibi toplumların da hafızaları zayıfladığında ya da etnik temizlik güçlü bir irade tarafından amaç olarak ortaya konduğunda yapılacak pek fazla bir şey kalmıyor. Maalesef Srebrenitsa’daki gibi etnik olarak temizlenen bölgeler, yıkılan camiler, 100’ü aşkın toplama kampı, 500’e yakın toplu mezar ve katliamlar savaşın sonucu değil, sebebiydi. 


Srebrenitsa savaş öncesinde %75’i aşan Boşnak nüfusuyla etnik olarak Boşnak’tı ve Sırplar burada sadece %23’lük bir nüfusa sahipti. Srebrenitsa BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen altı Boşnak kentinden biriydi. Güvenli dendiğinden, çevre bölgelerden de buraya toplanan 45 binin üzerinde insan bulunmaktaydı. Fransız General Jacques Morillon “BM sizi koruyacaktır, sizi asla terk etmeyecektir!” güvencesini veriyordu. Fakat bölge koruması 400 kişilik bir Hollandalı “Barış Gücü”ne bırakılmıştı. Şehir 6 Temmuz günü Ratko Mladiç ve Sırp Çentiklerce kuşatıldığında bölgeyi korumakla görevli Hollandalılar tek bir kurşun bile atmadılar. Hatta Sırplarla birlikte Boşnaklara tacize katılanlar oldu.
Aslında katliamdan yaklaşık bir ay önce, ABD istihbaratının katliam planından haberi vardı. Sırp General Ratko Mladiç’le Yugoslav Genelkurmayı’nın büyük bir katliamdan söz ettikleri tespit edilmişti. Fakat bu istihbarat, savaşın neredeyse bitme noktasına geldiği bir dönemde önemsenmemişti. 

2002 yılında katliamla ilgili olarak yayımlanan bir rapor Hollanda’da hükümeti düşürse de, başta BM, NATO, ABD ve AB olmak üzere uluslararası toplumun 6-16 Temmuz tarihleri arasındaki 10 günde neler yaptıklarını merak etmemek imkansız. 12-77 yaş arası 10 bin erkek katledilirken daha önemli olan şey neydi? Uluslararası toplum ne yapacağını tartışırken Sırp General Ratko Mladiç 11 Temmuz tarihinde Sırp televizyonuna çıkarak Türklerden intikam almanın vaktinin geldiğini ve Srebrenitsa kentini Sırplara hediye ettiğini açıkladı. Belli ki suskunluk ve tepkisizliğin ne anlama geldiği Sırp mevzilerince çok iyi anlaşılmıştı. Srebrenitsa, uluslararası topluma rağmen yapılan bir cinayet ya da katliam değildi. Uluslararası toplumun hareketleri, cellatları teşvik etti ve destekledi.

Katliamın tanıklarından biri şöyle anlatıyor: “Sırplar bildikleri veya hakkında bir şey duymuş oldukları Müslümanları topladıktan sonra sorgulamaya tabi tuttular ve ardından da çukur kazdırdılar... İlk gün, Çetnikler yaklaşık 500 kişiyi katlettiler. Sırplar onları çukurların önünde sıraya dizdikten sonra vuruyorlardı. Yaklaşık yüz kişi, sorgulandıktan ve toplu mezar kazdırıldıktan sonra vurulan insanları kazdıkları mezara doldurmak zorunda bırakıldılar. Aynı günün akşamında kendileri için çukur kazmaları emredildi ve çukurun önünde sıra halinde dizilmeleri istendikten sonra vuruldular. Seher vaktinde, buldozer geldi, çukur kazdı ve 400 civarında erkeği diri diri gömdüler. Onlar Çetnikler tarafından çevrilmişlerdi ve kim kaçma teşebbüsünde bulunursa vuruluyordu.”

Bu katliam BM temas grubunun 1994 haritasını ve Doğu Bosna’daki dengeleri değiştiren bir durumdu. Sırplar, Srebrenitsa ve Zepa’yı katliamlarla ele geçirerek Doğu Bosna’nın Republica Sırpska içerisinde kalmasını sağladılar ve Dayton Antlaşması da bu durumu onayladı. Mladiç’in dediği gibi, nüfusunun dörtte üçü Müslüman olan Srebrenitsa gerçekten Sırplara hediye edildi.

Şimdi Srebrenitsa Cenennemi’nin üzerinden geçen 11 yılın ardından Balkanlarda yeni Srebrenitsa’ların yaşanmamasını diliyor tüm dünya. Lakin bu konuda son olarak yapılanlar, kanlı katiller Karadziç ve Mladiç’le yapılan pazarlıklardan ibaret. International Herald Tribune’nin haberine göre Sırp hükümeti Mladiç’in destekçileriyle irtibat kurmaya çalışıyor. The Sundey Times’in haberi ise Mladiç’in teslim olmak için beş milyon dolar istediğini belirtiyor. Görüldüğü üzere tiyatro devam ediyor. 

11. yılında Srebrenitsa şehitlerini rahmetle anıyor, arkada kalan yakınlarına sabırlar diliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder